İktisat Tarihi

ekonomi

Keynesyen Dönem (19. Yüzyıl)

John Maynard Keynes’in 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’nın yaşanmasından sonra doğan sıkıntıları gidermek için ortaya çıkardığı görüştür. Klasik sistemin eksik yanlarını kapatmayı hedeflemiştir. Saf özelleşmede piyasa dengesizliklere yol açtığı için devlet müdahalesini öngörmüş, kamu yatırımlarını desteklemiştir. Vergi artırımı ile piyasayı sıkılaştırıcı planlar ortaya atmıştır. Nitekim durumların düzelmesinde başarılı olmuştur. Keynes, ekonomide kısa dönem politikalarını savunmuştur. Bu savunusunu: ”Uzun dönemde hepimiz ölmüş olacağız.” sözü ile desteklemiş, görüşlerini uygulamaya koymuştur.

Devamını oku

Sanayi Devrimi (18 – 19. Yüzyıl)

Sanayi Devrimi, feodal dönemde başlayan, merkantilizm ile devam eden çalışan – çalıştıran akımının profesyonele dönüştüğü dönemdir. İlk olarak yeni buluşların ortaya çıkması ve iş gücünde makineleşmenin başlaması ile ortaya çıkmıştır. İngiltere’de buharlı makineler ile çalışmaya başlanması ile yine tüm Avrupa’ya yayılmış bir akımdır. İngiltere’de temelleri merkantilizm döneminde atılmıştı. Diğer Avrupa devletleri düzeni kurup, yeni refahı sağlamaya çalışırken İngiltere yeni sistemlerin temelini atıyordu. Hızlı nüfus artışı, tarımdaki gelişimler, yaşam standartlarındaki yükselme, sömürgecilik başlıca sebeplerini oluşturur. Aynı zamanda klasik dönemin içinde yaşandığı dönemdir.

Devamını oku

Merkantilizm (15 – 18. Yüzyıl)

Ekonomik süreç devlet idaresine dayanır. Politika ekonomi ve devletin birlikte büyümesini amaç edinmiştir. Zenginliğin en büyük kriteri hazinenin büyük olması idi. Temel ilke dış alım az, dış satım çok üzerine kurulmuştur. Devlet ve tüccarlar kıymetli madenler üzerine kurulu bir sistemi beraberinde getirmektedir. Madenlerin azalışı yerine efektif sermayeye bırakınca bu durum, kötü para iyi parayı kovar anlayışının benimsenmesine yol açmıştır.

Merkantilist sistemdeki bu ticaret benimsenişi serbest piyasanın habercisi olma özelliğini taşımaktadır. Bunun temelleri merkantilist sisteme geçildiği ilk zamandan beri İngiltere’de atılmaktaydı. Serbest piyasa düzeni ise klasik ve neo-klasik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Devamını oku

Feodalizm (11 – 15. Yüzyıl)

Avrupa’da bir hayalet hüküm sürmekteydi. Monarşinin doruklarda olduğu; kral, asiller, ruhban sınıfı, burjuva ve köylüler olmak üzere, çağına oturmuş bir sistem hüküm sürmekteydi. En alt tabakadaki köylü sınıfı emeğini karın tokluğu karşısında krallara verirdi. Kendi topraklarını yahut kralın topraklarındaki gelirle krala bahşedilirdi. Hiyerarşik düzen derebeylik sistemi ile devam ediyordu. Bu durum ticaret anlayışının yayılmasına kadar devam etmiştir ve ardında gelen merkantilist sistem feodalizmin yerini almakta gecikmemiştir.

Devamını oku

Ekonomide Milli Devlet

Tarihten günümüze devlet anlayışları farklılıklar göstermektedir.Bunlar, eski devlet anlayışı ile modern devlet anlayışıdır. Eski Devlet anlayışına göre devletin görevi asayişi sağlamak, halkın geçimi için fetihler yapmaktır. Günümüzde bu şekli ile devam eden devletler yoktur. Modern devlet anlayışına göre; Devlet halkın yaptığı bir organizasyondur ve halkın eğitiminin yükseltilmesinden, sağlığından, adaletin eşit ve çabuk dağıtılmasından, gelir dağılımının adil olmasından,alınan kararlarda halkın söz sahibi olmasından öncelikle sorumludur. Bu görevleri üstlenen devlet önceleri, her türlü ekonomik faaliyetler içinde bulunur, Kamu sektörü de denilen devlet sektörü eli ile ekonomiyi düzenlerdi. Artık günümüzde devletin görevi her türlü ekonomik faaliyeti özel sektöre devrederek, devletin öncelikli görevi olan Sosyal Devlet niteliklerini öne çıkararak halkı mutlu etmektir.

Devamını oku

Ekonomide Milliyetçilik

Milli gelir, toplumda yapılan üretimle elde edilen toplam varlıkların fert başına düşen miktarıdır. Milli geliri yüksek olan toplumların fertleri refah içinde yaşarlar. Bu nedenle kişilerin çalışıp, ürettikleri oranda toplumun ve fertlerin milli geliri yükselir. Üretilen malların iç pazarda tüketilmesi de Ekonomik açıdan yetersiz bir faaliyet olup milli geliri yükseltmede yetersiz kalır. Bu nedenle malların dış pazarlara satılması, yani ihraç edilmesi gerekir. Bir malın ihraç edilebilmesinin önemli iki şartı, malın kaliteli ve ucuz olması ile ülkenin uluslar arası satış kabiliyetinin olması gerekir. Ayrıca bir ülkenin iç pazarında kendi ürettiği malları tercih etmesi, yani diğer bir deyimle yerli malı kullanılması ekonominin gücünü ve ülkenin diğer ülkelerle rekabetini yükseltir.

Devamını oku

Ekonomide Halkçılık

Günümüzdeki Ekonomik faaliyetler üretim biçimlerinin değişmesinden ve insan ilişkilerinden dolayı daha önemli hale gelmiştir. Batı ülkelerinde Kapitalist ekonomik sistemlerin gelişmesi servetin tek elde, bazı kişilerde, toplanmasına neden olmuştur. Böyle olunca halk yığınları ekonomik bakımdan sıkıntıya düşmüş, emekleri ile geçinenler toplum içinde zorluklar çekmişlerdir. Bu nedenle Ekonomiye halkın yaşam standardını yükseltmek amacıyla yeni bir bakış açısı getirilmiş, sosyal güvenlik, gelir dağılımının iyileştirilmesi, iş güvenliğinin sağlanması, çalışanların haklarını aramalarının yasalarla sağlanması,çalışanlara yönelik dinlenme, sağlık, ve diğer yaşamın gereği olan hakların sağlanması yine yasal güvencelere bağlanmıştır. Sektör farkı gözetmeksizin çalışanlara mesleklerine ait ucuz finans sağlanması, mesleklerinde kalifiye olabilmeleri için eğitim görebilmeleri halkçılığın gereği olarak yapılan uygulamalardır.

Devamını oku