Klasik sistem denildiği vakit akla ilk gelen isim Adam Smith’dir. Klasik dönem Adam Smith’in yazmış olduğu Ulusların Zenginliği adlı eser ile başlamıştır. Bu dönem tamamen serbest piyasayı ve devlet müdahalesinin en aza indirgenmesini savunmuştur. Vergi, devlet müdahelesi ve kamu yatırımı yoktur. Piyasa kendi kendine düzeni kuracak, gizli el tarafından yönetimi sağlanacaktır. Smith devletin klasik görevlerini şu şekilde dile getirmiştir: ”Savunma, adalet, bayındırlık ve kısmen eğitim hizmetleri.”
Tamamen özel sektörün hüküm sürdüğü bu sistem yeni ideolojilerin çıkmasına da sebep olmuştur. Özel sektörün acımasız tavrı, işçilerin güvencesiz çalışması, düşük ücretler, fazla çalışma saatleri gibi etkenler sosyalizmin oluşmasına önayak olmuştur.
Neo-klasik döneme geçilmeden klasik dönemin yarattığı sıkıntılar birçok soruna yol açmış ve açığını kapatacak yeni bir tane daha görüş ilerine sürülmesine sebep olmuştur: Keynesyen görüş.
İnsan oğlunun yeryüzünde yaşama başlamasından itibaren çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için, üretimde bulunmak ticaret yapmak ve elindeki ürünleri korumak gibi, esas itibariyle ekonomik karakterli çeşitli faaliyetlerde bulunduğu kuşkusuzdur. İktisat teorisinin nasıl doğduğu ve geliştiği iktisadın tarihinin nereden başladığı tartışmalı bir konudur. Kimileri bunu eski Yunan’da kimileri Eski Çin’de, Kimileri de Eski Mısır Uygarlığı’ndan başlatır. Ancak bazı yazarlar da Yeni Çağa kadar hiç kimsenin iktisat literatürüne bir katkısı olmadığını iddia eder.
Bu iddiaya göre iktisadın tarihi 1776’da Adam Smith’in yazdığı “Milletlerin Zenginliği” kitabı ile başlar. Schumpeter bu görüştedir. Çünkü ona göre İktisat Bilimi hakkında genel bir görüş birliğine bu dönemde varılmıştır.
Buradan anlaşıldığı üzere iktisadın başlangıç tarihi hakkında iki temel ayırım söz konusundadır.
“Ekonomi” kelime olarak bütün dünya dillerine Grekçe oiko-nomos tan girmiştir. Evdekiler olarak tercüme edilebilir. Evin yönetiminden sorumlu olan insan, evde yeterince gıda, giyim eşyası, yakıt bulunmasını sağlamak zorundadır. Evi bir düzen içinde tutmak, ev halkının görevlerini yapabilecek ortamı sağlamak, zorundadır. Bir ev otomatik olarak kendiliğinden ya da cömert tabiatın şefkatli nimetleri sayesinde değil, “evdekiler” in gayretleri ve becerikli olmaları ile zenginleşir. Oiko-nomos sadece evdekilere değil şehir devletine uygulanmış, kadim, (en eski) klasik, ekonomi fikirlerinden sonra günümüz ekonomisine gelinmiştir.